METABOLİK SENDROM
Metabolik sendrom diyabet ve kardiyovasküler risk faktörlerinin birleştiği bir komplekstir. Temelini insülin direnci oluşturmaktadır. Başlıca komponentleri hiperglisemi, dislipidemi, abdominal obezite ve hipertansiyondur. Metabolik sendromun artışında yer alan en önemli iki faktör obezite ve fiziksel inaktivitedir. %5-10’luk bir kilo kaybı bile metabolik sendromun bileşenlerini kontrol altına alabilir.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği’nin metabolik sendrom tanı kriterleri şu şekildedir.
Aşağıdakilerden en az biri:
- Diyabet
- Bozulmuş glüten intoleransı
- İnsülin direnci
Aşağıdakilerden en az ikisi:
- Hipertansiyon (sistolik kan basıncı > 130 mmHg diyastolik kan basıncı > 85 mmHg)
- Dislipedemi (TG > 150 mg/dl veya HDL kadınlarda < 40 mg/dl erkeklerde < 50 mg/dl)
- Abdominal obezite (bel çevresi erkeklerde > 94 cm, kadınlarda >80 cm)
Olması durumu metabolik sendrom tanısı için yeterlidir.
Metabolik sendrom beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir bir sağlık sorunudur. Düzenli fiziksel aktivite insülin direncinin düzelmesinde, lipid ve kan basıncının normalleşmesinde etkilidir. Her gün 45-60 dk fiziksel aktivite yapılmalıdır.
Diyetin enerji ve yağ içeriği azaltılmalı ve yağın türüne dikkat edilmelidir. Doymuş yağlar yerine tekli doymamış yağ asitleri (zeytinyağı, avokado, kanola yağı, fındık, ceviz, susam) tercih edilmelidir. Diyet karbonhidratını seçerken glisemik indeksi düşük tam tahıllılar tüketilmeli. Liften zengin (tam tahıllar, sebze meyve, kuru balagiller, kuru yemişler, tohumlar) beslenilmelidir. Kolesterolü yüksek besinler (sakatatlar, kırmızı et, süt ve süt ürünleri hayvansal yağlar) tüketilirken miktara dikkat edilmelidir.
Detaylı Bilgi ve Randevu Almak İçin Dyt. Şenay Ünal'a Ulaşın.
Kişilik haklarına saygısızlık ve hakaret içermeyen tüm yorumlar yayınlanmaktadır.
Çok ilgili ve samimi